İçindekiler
Parkinson Hastalığı: Eksik Puzzle Parçası Bağırsaklar mı?
Parkinson hastalığının titreme gibi temel belirtilerinden yıllar önce gastrointestinal semptomların ortaya çıktığını biliyor muydunuz? İşte bu yüzden bilim insanları artık hastalığın aslında bağırsaklarda başladığını düşünüyor.
Bağırsaklarımız ve beynimiz, bağırsak-beyin ekseni aracılığıyla yakından bağlantılıdır. Bu nedenle, bağırsak mikrobiyomundaki değişikliklerin beyin sağlığımız üzerinde düşündüğümüzden çok daha büyük bir etkisi olabileceği giderek daha net anlaşılıyor. Öyleyse, bu bağlantının Parkinson hastalığının başlangıcını ve ilerlemesini açıklamaya nasıl yardımcı olabileceğini ele alalım.
Parkinson Hastalığını Anlamak: Beyin ve Vücut Üzerindeki Etkileri
Parkinson hastalığı, öncelikle beynin hareket kontrolünü etkileyen ilerleyici bir nörodejeneratif durumdur. Titreme, sertlik, yavaş hareketler, dengesiz duruş ve kolları sallamada azalma gibi karakteristik motor semptomlara yol açar. Bunun yanı sıra hastalar, yorgunluk, uyku bozuklukları, bağırsak sorunları ve ruh hali ile bilişsel işlevlerde değişiklikler gibi motor olmayan semptomlar da yaşayabilir.
Bu semptomların altında yatan neden, hareketin kontrolüne yardımcı olan dopamin üretiminden sorumlu beyin bölgesi substantia nigra’daki sinir hücrelerinin ilerleyici kaybıdır. Motor semptomlar tanı konulmasına yol açtığında, bu hayati hücrelerin %60-80’inin zaten kaybedilmiş olabileceği tahmin edilmektedir (1). Dopamin eksikliğinin yanı sıra, Parkinson hastalarında genellikle kan basıncı gibi otomatik vücut fonksiyonlarını düzenleyen bir nörotransmitter olan norepinefrinde de azalma görülür. Ayrıca, beyin hücrelerinin içinde biriken anormal protein kümeleri olan Lewy cisimcikleri de geliştirirler.
Parkinson hastalığı genellikle 50 yaş üstü bireylerde ortaya çıkar ve erkeklerde kadınlara göre biraz daha yaygındır. Bu sinir hücrelerinin kaybına neyin sebep olduğunu tam olarak bilmiyor olsak da, uzmanlar bunun genetik, çevre ve yaşam tarzımızın bir kombinasyonu olduğuna inanıyor. Parkinson hastalarında kabızlık gibi gastrointestinal sorunların sıklıkla bildirilmesi nedeniyle, araştırmalar bağırsaklara odaklanmaya başlamıştır. Giderek artan kanıtlar, buradaki değişikliklerin Parkinson’un gelişiminde ve ilerlemesinde rol oynayabileceğini düşündürmektedir.
Parkinson Hastalığı ve Bağırsak Mikrobiyomu
Bilim insanları, Parkinson hastalarının bağırsak mikrobiyomunda belirgin değişiklikler keşfettiler. Bazı bakteri türleri daha yüksek miktarlarda bulunurken, bağırsak sağlığını destekleyen diğer türlerin azaldığı görülmüştür. Bu dengesizlikler sadece sindirimi etkilemekle kalmaz, aynı zamanda iltihaplanma ve sinir fonksiyonu üzerinde de etkili olabilir ve hastalığın gelişiminde rol oynayabilir.
2023 yılında yapılan bir çalışma, Parkinson hastaları ve sağlıklı bireylerden alınan bağırsak bakteri örneklerini inceleyerek bu bağlantıyı daha yakından araştırdı (2). Araştırmacılar, Parkinson hastalarında bağırsak bakteri popülasyonunun yaklaşık %30’unun değiştiğini, Bifidobacterium dentium gibi bakterilerin arttığını ve Roseburia intestinalis gibi faydalı türlerin seviyelerinin düştüğünü keşfettiler.
Benzer şekilde, yakın zamanda yapılan bir derlemede bir araya getirilen mevcut araştırmalar da Parkinson hastalarında bağırsak disbiyozunun tutarlı bulgularını vurgulamaktadır (3). Örneğin, Faecalibacterium, Prevotella, Lachnospiraceae, Blautia, Coprococcus ve Roseburia gibi faydalı, kısa zincirli yağ asidi (SCFA) üreten bakterilerde azalma ve Escherichia, Shigella ve Klebsiella gibi potansiyel olarak pro-inflamatuar veya fırsatçı bakterilerde artış olduğu bildirilmiştir. Parkinson hastalarında artış gösteren diğer bakteriler arasında Akkermansia, Lactobacillus, Bifidobacterium, Porphyromonas, Corynebacterium ve Desulfovibrio bulunmaktadır.
Bu derlemenin yazarları ayrıca, Parkinson hastalarında SCFA üretiminin (özellikle bütirat) önemli ölçüde düşük olduğunu, triptofan metabolizmasında değişiklikler olduğunu ve bağırsak iltihabının bir göstergesi olan fekal kalprotektin seviyelerinin daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir. Önemli olarak, mikrobiyal dengesizlikler henüz tedavi görmemiş erken evre hastalarda bile gözlemlenmiştir, bu da bu değişikliklerin sadece hastalığın ilerlemesinin bir sonucu olmadığını düşündürmektedir.
Bu bulgular birlikte ele alındığında, Parkinson hastalığındaki bağırsak mikrobiyomunun tutarlı bir şekilde pro-inflamatuar bir durumu işaret eden özellikler sergilediği görülmektedir. Bağırsak kaynaklı bu kronik inflamasyonun, mikrobiyal disbiyozu Parkinson hastalığında görülen sistemik inflamasyon ve nöroinflamasyonla bağlantılandırmada kilit bir rol oynadığı giderek daha fazla düşünülmektedir.
Bağırsak Sağlığını İyileştirmek Parkinson’un Yönetimi İçin Umut Verici Bir Strateji mi?
Bağırsakların hem inflamasyon hem de beyin fonksiyonundaki rolünü doğrulayan kanıtlarla birlikte, mikrobiyomu modüle ederek semptomları iyileştirip hastalığın seyrini değiştirip değiştiremeyeceğimiz sorusu gündeme gelmektedir.
Araştırmalar, bağırsak mikrobiyomunu kasıtlı olarak değiştirmenin Parkinson hastaları üzerinde olumlu etkileri olabileceğini ortaya koymuştur. Örneğin, 2024 yılında yayınlanan bir çalışmada, Parkinson hastaları daha sağlıklı bir diyet uyguladıklarında (Sağlıklı Beslenme İndeksi skorunun yüksek olması ve lif alımının artması ile karakterize), bağırsak mikrobiyomlarında bütirat üreten Butyricicoccus ve Coprococcus gibi potansiyel olarak anti-inflamatuar bakterilerin bolluğunun arttığı görülmüştür (4). Buna karşılık, ilave şeker alımı yüksek olanlarda ise Klebsiella gibi potansiyel olarak pro-inflamatuar bakterilerde artış gözlemlenmiştir. Ayrıca, çalışmanın tahmini bakteri fonksiyonları analizi, daha sağlıklı diyetlerin lipopolisakkarit gibi inflamatuar moleküllerin üretiminde rol oynayan genlerde azalma ile bağlantılı olduğunu, taurin yıkımı ile ilişkili genlerdeki azalmanın ise potansiyel olarak nöroinflamasyonu azalttığını göstermiştir.
Bir diğer umut verici araştırma alanı, çeşitli diyet lifleri ve lif açısından zengin sebzelerin bütirat uyarıcı kapasitesine özel olarak odaklanmaktadır. Araştırmalar, inülin ve β-glukanlar gibi belirli diyet liflerinin bütirat seviyelerini artırarak sağlığı destekleyebileceğini göstermiştir (5). Parkinson hastalarında genel bütirat üretimi sağlıklı bireylere kıyasla daha düşük kalsa da, bu bulgular hedeflenen diyet müdahalelerinin mikrobiyomu uyarlamaya ve hastalık yönetimini desteklemeye yardımcı olabileceğini düşündürmektedir.
Bu bağlamda, probiyotikler gibi mikrobiyal yönlendirmeli tedaviler de Parkinson hastalığı için potansiyel terapötik seçenekler olarak ortaya çıkmaktadır. Hayvan modelleri kullanılarak yapılan araştırmalar, probiyotiklerin beynin dopamin üreten hücreleri üzerinde koruyucu etkileri olabileceğini öne sürmektedir (6). İnsan hastalarda ise probiyotiklerin, Parkinson’un yaygın bir motor olmayan semptomu olan kabızlık için etkili bir tedavi olabileceğine dair kanıtlar vardır. Bununla birlikte, probiyotiklerin diğer Parkinson semptomları üzerindeki etkilerini belirlemek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.
Tüm bu bulgular, bağırsak mikrobiyomunu yeniden dengelemeye yönelik değişiklikler yapmanın Parkinson hastalığını yönetmek için umut verici bir strateji olduğunu güçlü bir şekilde düşündürmektedir. Bağırsakları modüle etmek, semptomları iyileştirmeye ve potansiyel olarak hastalığın ilerlemesini etkilemeye yardımcı olacak yeni yollar sunabilir.
Parkinson Hastalığında Bağırsak Sağlığı Değişikliklerini Yönlendirmek İçin Mikrobiyom Analizi Kullanımı
Bu kadar çok bilgi varken, hangi beslenme ve yaşam tarzı değişikliklerinin sizin benzersiz ihtiyaçlarınıza en uygun olduğunu belirlemek bunaltıcı olabilir. İşte bu noktada bağırsak mikrobiyom analizi her şeyi değiştirebilir.
Enbiosis olarak, yapay zeka destekli mikrobiyom analizimiz, bağırsak sağlığınız hakkında kişiselleştirilmiş içgörüler sunarak size en çok fayda sağlayabilecek diyet ve probiyotik müdahaleler konusunda bilinçli kararlar vermenize yardımcı olur.
Enbiosis’in gelişmiş yapay zeka destekli mikrobiyom analizi ile yönlendirilen kişiselleştirilmiş bir bağırsak sağlığı stratejisinin sizin için nasıl bir fark yaratabileceğini keşfedin. Yenilikçi mikrobiyom test hizmetlerimiz hakkında daha fazla bilgi edinmek için web sitemizi ziyaret edin veya bugün bizimle iletişime geçin.
Kaynaklar:
1.National Institute of Neurological Disorders and Stroke. (n.d.). Parkinson’s disease: Challenges, progress, and promise. National Institutes of Health. 30 Nisan 2025 tarihinde https://www.ninds.nih.gov/current-research/focus-disorders/parkinsons-disease-research/parkinsons-disease-challenges-progress-and-promise adresinden alındı
2.Wallen, Z. D., Demirkan, A., Twa, G., Cohen, G., Dean, M. N., Standaert, D. G., Sampson, T. R., & Payami, H. (2022). Metagenomics of Parkinson’s disease implicates the gut microbiome in multiple disease mechanisms. Nature Communications, 13(1), 1-20.
3.Suresh, S. B., Malireddi, A., Abera, M., Noor, K., Ansar, M., Boddeti, S., & Nath, T. S. (2024). Gut Microbiome and Its Role in Parkinson’s Disease. Cureus, 16(11), e73150.
4 Kwon, D., Zhang, K., Paul, K. C., Folle, A. D., Del Rosario, I., Jacobs, J. P., Keener, A. M., Bronstein, J. M., & Ritz, B. (2024). Diet and the gut microbiome in patients with Parkinson’s disease. Npj Parkinson’s Disease, 10(1), 1-9.
5 Baert, F., Matthys, C., Maselyne, J., Poucke, C. V., Coillie, E. V., Bergmans, B., & Vlaemynck, G. (2021). Parkinson’s disease patients’ short chain fatty acids production capacity after in vitro fecal fiber fermentation. NPJ Parkinson’s Disease, 7, 72.
6 Tan, A. H., Hor, J. W., Chong, C. W., & Lim, Y. (2020). Probiotics for Parkinson’s disease: Current evidence and future directions. JGH Open: An Open Access Journal of Gastroenterology and Hepatology, 5(4), 414.